AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, her türlü askeri operasyonun Birleşmiş Milletler (BM) listesinde yer alan ( sansürlenmiştir ) örgütlerine odaklanması gerektiğini belirterek, “Yeni cepheler açmak çözüm değil ve korkarım ki Türkiye’yi daha güvenli kılmayacak” dedi.
“Türkiye’nin sınırlarındaki durumdan kaynaklanan endişelerini anlıyoruz” diyen ve Türkiye’nin, vatandaşlarına güvenlik sağlama konusunda tam hakka sahip olduğunun hatta bunun bir görev olduğunun altını çizen Mogherini, “Kuzey Suriye’de açılan yeni cepheden derin endişe duyuyoruz. Her şeyden önce insani nedenlerle endişeliyiz. Yeni çatışmalar daha şimdiden sivil kayıplara neden oldu” dedi. Zeytin Dalı Operasyonu için ‘Afrin saldırısı’ ifadesini kullanan Mogherini, iç ve dış dengeler ile olası siyasi müzakerelerin bundan etkilenmesinden endişelendiklerini dile getirdi. Mogherini, “Şiddetteki yeni tırmanış olası siyasi çözüm şansını uzaklaştırabilir” diye konuştu.
Türkiye inanılmaz sınamalarla karşı karşıya olduğunun altını çizen ve Suriye’deki savaşın henüz sona ermediğine dikkat çeken Mogherini, “Yeni cepheler açmak çözüm değil ve korkarım ki Türkiye’yi daha güvenli kılmayacak” ifadelerini kullandı. Mogherini sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm askeri eylemler BM listesinde yer alan ( sansürlenmiştir ) örgütlerine odaklanmalı, diğerlerine değil ve barışın sağlanmasını daha da zorlaştırmamalı. AB, Suriye’nin birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağlı olmayı sürdürüyor.”
DİYALOĞA DEVAM
Türkiye’de hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokrasi alanında yaşanan son gelişmeleri eleştiren ve olumsuz eğilimin tersine çevrilmediğine dikkat çeken Mogherini, AP’deki oturumun ne ilk ne de son olacağını belirterek, “Eğer bu tartışmayı yapıyorsak Türkiye’yi, Türk halkını, Türk demokrasisini, güvenliğini ve istikrarını önemsediğimizden yapıyoruz” dedi. Türkiye ile anlaşmazlıklar yaşadıklarını ve bunları saklamadıklarının altını çizen Mogherini, “Bugün Türkiye ile diyaloğumuz hiçbir zaman olmadığı kadar önemli” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “AB olarak Türkiye’yle diyaloğu sürdüreceğiz. Her hafta hatta her gün yaptığımız gibi tüm iletişim kanallarını açık tutmayı, aramızdaki farklılıkları gidermek, ortak çözümler bulmak için çalışmayı sürdüreceğiz. Bunu hem kendimiz için, hem Türk halkı hem de ortak bölgemizdeki barış, güvenlik ve demokrasi için yapacağız.”
ORTAK KARAR
AP’deki siyasi grupların üzerinde anlaştığı ve perşembe günü oylanacak ortak karar taslağında çok sert eleştirilere yer verildi. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında alınan AP kararlarıyla büyük benzerlik içeren belgede, temel hak ve özgürlükler ile hukukun üstünlüğü alanlarında yaşanan kötüleşme ve yargıda bağımsızlık eksikliğinden duyulan derin endişe dile getiriliyor. İfade özgülüğü alanında orantısız ve yasadışı eylem ve önlemlerin devreye sokulduğu belirtiliyor. Türkiye’nin seküler ilke ve değerlerindeki kötüleşme not ediliyor. Terörün Türkiye’deki vatandaşlar için doğrudan tehdit oluşturmayı sürdürdüğünün vurgulandığı taslakta, bununla birlikte geniş tanımlanmış terörle mücadele yasasının ifade özgürlüğünü kullanan vatandaşları ve medyayı cezalandırmak için kullanılmaması isteniyor. Belgede, tutuklu olan çok sayıda akademisyen ve gazetecinin adı verilerek atılması istenen adımlar sıralanıyor.
“Türkiye’nin sınırlarındaki durumdan kaynaklanan endişelerini anlıyoruz” diyen ve Türkiye’nin, vatandaşlarına güvenlik sağlama konusunda tam hakka sahip olduğunun hatta bunun bir görev olduğunun altını çizen Mogherini, “Kuzey Suriye’de açılan yeni cepheden derin endişe duyuyoruz. Her şeyden önce insani nedenlerle endişeliyiz. Yeni çatışmalar daha şimdiden sivil kayıplara neden oldu” dedi. Zeytin Dalı Operasyonu için ‘Afrin saldırısı’ ifadesini kullanan Mogherini, iç ve dış dengeler ile olası siyasi müzakerelerin bundan etkilenmesinden endişelendiklerini dile getirdi. Mogherini, “Şiddetteki yeni tırmanış olası siyasi çözüm şansını uzaklaştırabilir” diye konuştu.
Türkiye inanılmaz sınamalarla karşı karşıya olduğunun altını çizen ve Suriye’deki savaşın henüz sona ermediğine dikkat çeken Mogherini, “Yeni cepheler açmak çözüm değil ve korkarım ki Türkiye’yi daha güvenli kılmayacak” ifadelerini kullandı. Mogherini sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm askeri eylemler BM listesinde yer alan ( sansürlenmiştir ) örgütlerine odaklanmalı, diğerlerine değil ve barışın sağlanmasını daha da zorlaştırmamalı. AB, Suriye’nin birliğine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağlı olmayı sürdürüyor.”
DİYALOĞA DEVAM
Türkiye’de hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokrasi alanında yaşanan son gelişmeleri eleştiren ve olumsuz eğilimin tersine çevrilmediğine dikkat çeken Mogherini, AP’deki oturumun ne ilk ne de son olacağını belirterek, “Eğer bu tartışmayı yapıyorsak Türkiye’yi, Türk halkını, Türk demokrasisini, güvenliğini ve istikrarını önemsediğimizden yapıyoruz” dedi. Türkiye ile anlaşmazlıklar yaşadıklarını ve bunları saklamadıklarının altını çizen Mogherini, “Bugün Türkiye ile diyaloğumuz hiçbir zaman olmadığı kadar önemli” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “AB olarak Türkiye’yle diyaloğu sürdüreceğiz. Her hafta hatta her gün yaptığımız gibi tüm iletişim kanallarını açık tutmayı, aramızdaki farklılıkları gidermek, ortak çözümler bulmak için çalışmayı sürdüreceğiz. Bunu hem kendimiz için, hem Türk halkı hem de ortak bölgemizdeki barış, güvenlik ve demokrasi için yapacağız.”
ORTAK KARAR
AP’deki siyasi grupların üzerinde anlaştığı ve perşembe günü oylanacak ortak karar taslağında çok sert eleştirilere yer verildi. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında alınan AP kararlarıyla büyük benzerlik içeren belgede, temel hak ve özgürlükler ile hukukun üstünlüğü alanlarında yaşanan kötüleşme ve yargıda bağımsızlık eksikliğinden duyulan derin endişe dile getiriliyor. İfade özgülüğü alanında orantısız ve yasadışı eylem ve önlemlerin devreye sokulduğu belirtiliyor. Türkiye’nin seküler ilke ve değerlerindeki kötüleşme not ediliyor. Terörün Türkiye’deki vatandaşlar için doğrudan tehdit oluşturmayı sürdürdüğünün vurgulandığı taslakta, bununla birlikte geniş tanımlanmış terörle mücadele yasasının ifade özgürlüğünü kullanan vatandaşları ve medyayı cezalandırmak için kullanılmaması isteniyor. Belgede, tutuklu olan çok sayıda akademisyen ve gazetecinin adı verilerek atılması istenen adımlar sıralanıyor.